TOPLUM ve EKONOMİ

1/2
TOPLUM ve EKONOMİ  

Yakın geçmişte, tüm dünyayı etkisi altına alan ve ülkemizde de yoğun olarak hissedilen bir pandemi süreci yaşadık.  
Bu süreçle birlikte ortaya çıkan ekonomik dalgalanmalar ve yüksek enflasyon, ülkemiz ekonomisini de olumsuz yönde etkiledi ve bu etkiler maalesef halen de devam etmekte.

Nüfusumuzun artış hızı ve çevremizdeki, zor durumda olan  milletlere yardım eli uzatma misyonumuz da dikkate alındığında, ülke olarak çok çalışmaktan ve üretmekten başka çaremiz yok. Kendimizin ve değerlerimizin farkına varmamız, bütün sorunlarda olduğu gibi ekonomik sorunların çözümünde de anahtar rol oynamaktadır.

Tarih boyunca karşılaştığımız her türlü zorluk karşısında çözüm üretebilen dinamik bir toplum olduğumuzu hiçbir zaman unutmamalıyız.  
Millet olarak içinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntıları el birliğiyle aşma konusunda kararlı ve inançlı olmamız gerekmektedir.  
Ekonomik bir seferberlik ile omuz omuza hareket ettiğimiz takdirde aşamayacağımız hiçbir sorunumuz olamaz.  
Ekonomik sorunların çözümü konusunda, dikkatinizi çekmekte fayda gördüğüm hususları sizlerle paylaşmak istiyorum ;

1) Katılımcı ekonomi modeli ile, tüketen bireylerin oranını azaltıp, üreten bireylerin oranını artırmamız gerekmektedir. Bu modelle bireylerin pasif tüketimden aktif üretime geçmelerini teşvik ederek ekonomide daha dinamik ve katılımcı bir rol oynamalarını sağlamak zorundayız.  
Bu sayede ekonomik dinamikler, sadece birkaç büyük şirket veya üretici tarafından değil, geniş bir topluluk tarafından şekillendirilecektir.

2) Nitelikli bireyler yetiştirmek için mesleki eğitim veren kurumların sayısını artırmak durumundayız.  
Bu ihtiyaca çözüm olarak, devletin ve özel sektörün iş birliği yapması ve konusunda uzmanlaşmış eğitim kurumları açılması zorunlu bir ihtiyaçtır. Ayrıca, mevcut mesleki eğitim kurumlarının altyapılarının ve donanımlarının güçlendirilmesi ve geliştirilmesi gerekmektedir. İş dünyası ile eğitim kurumlarının iş birliği içerisinde olmaları, öğrencilere gerçek dünya deneyimleri sunarak, onların iş hayatına daha iyi hazırlanmalarını sağlayacaktır.

3) Mesleki bilgi ve becerilerin aktarılmasına yönelik bilinçli adımlar atılması ve emeklilik öncesinde her bireyin kendi mesleğini en az bir kişiye öğretmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bu bağlamda tecrübeli profesyonellerin emeklilik öncesinde, kendi mesleklerini en az bir kişiye öğretme geleneğinin oluşturulması, mesleki bilgi ve becerilerin nesilden nesile aktarılmasında büyük rol oynamaktadır. Nitelikli ve becerikli iş gücü, bir ülkenin kalkınmasının ve rekabetçiliğinin en önemli temel taşlarından birisidir.

4) İsrafın önlenmesi, toplumun ekonomik ve ekolojik dengeyi sürdürebilmesi için kritik öneme sahiptir. Bu bağlamda, aile içerisinde başlayan değer bilme ve tasarruf eğitimi tüm eğitim süreçlerimize entegre edilmeli ve bu düşünce yapısının öğretim programlarımızın temelini oluşturması sağlanmalıdır. Aileler, çocuklara erken yaşta kaynakların değerini öğreterek ve tasarruf alışkanlıkları kazandırarak bu sürece önemli katkıda bulunabilirler. Eğitimciler ise, öğrencilere doğal kaynakların sınırlı olduğunu ve etkili kullanımın gelecek nesiller için önemini vurgulayan dersler ve etkinlikler yapmalıdırlar. Yalnızca akademik başarıyı hedeflemek yerine, öğrencileri bilinçli tüketim ve sürdürülebilir yaşam tarzları konusunda eğitmek, toplumsal açıdan faydalı bireyler yetiştirilmesine olanak tanır. Bu şekilde, hem bireysel hem de toplumsal seviyede israfın önlenmesine katkı sağlanmış olur.  

5) Yerli ürünlerin benimsenmesi, yerel üretimin desteklenmesi ve bu alanda duyarlı olunması önemli bir hassasiyettir. Bu durum, ülkenin ekonomik bağımsızlığına katkıda bulunmanın yanı sıra, yerel işletmelerin ve küçük üreticilerin sürdürülebilirliğini de desteklemektedir.  
Ayrıca, kısa taşıma mesafeleri sayesinde çevremize olan olumsuz  etkilerde azaltılmaktadır.  
Tüketiciler olarak aldığımız her ürünün arkasında emek, zaman ve sınırlı kaynaklar olduğunu unutmamalıyız. Bu bilinçle hareket etmek, bizi daha sorumlu ve etik tüketim alışkanlıklarına yönlendirecektir.  

2/2
6) Anormal derecedeki fiyat artışlarını, özellikle de aşırı kâr amaçlı fırsatçılık uygulamalarını düzenleyerek, kontrol altına almak ve meydana gelmesi halinde de ilgililer hakkında caydırıcılığı esas alan yaptırımların uygulanması son derece önemlidir.

7) Şeffaflığı olmayan ve spekülasyonlar sonucunda zararlara yol açabilecek yatırım araçlarından uzak durulmalı, reel piyasaların güçlendirilmesi ve güven veren iş alanlarına yatırım yapılması tercih edilmelidir...

Tam bağımsız ve dayanışma içerisinde bir ekonomi temennisiyle, bütün emniyet camiamızı saygı ve hürmetle selamlıyorum.