Uzm. Dr. Sema Bayçın Psikiyatri
Bipolar bozukluk, diğer adıyla iki uçlu duygudurum bozukluğu, bireyin ruh hali arasında keskin geçişler yaşadığı bir durumdur. Geçmişte manik depresif bozukluk olarak bilinen bu rahatsızlık, aşırı yüksek ruh hali (mani) ve derin duygusal çöküş (depresyon) dönemlerinin dönüşümlü olarak yaşanmasıyla tanımlanır.
Bipolar Bozukluk Nedir?
Uzm. Dr. Sema Bayçın, bipolar bozukluğu, “kişinin duygu durumunun iki zıt uç arasında dalgalandığı bir ruh sağlığı sorunu” olarak tanımlıyor. Dr. Bayçın’a göre, depresif dönemlerde bireyler yoğun mutsuzluk, isteksizlik ve enerji düşüklüğü yaşarken, manik dönemlerde ise aşırı enerjik ve coşkulu bir ruh hali gözlemlenir.
Manik dönemlerde kişi:
- Hızlanmış düşünceler yaşayabilir.
- Yoğun bir şekilde konuşma veya yeni projelere girişme eğiliminde olabilir.
- Uyku ihtiyacı azalsa bile enerjik kalabilir.
- Riskli davranışlar ve kontrolsüz harcamalar yapabilir.
- Özgüven ve özsaygıda belirgin bir artış gösterebilir.
Uzm. Dr. Bayçın, erken tanının ve tedavinin bu dalgalanmaların bireyin yaşam kalitesini olumsuz etkilemesini önlemede önemli olduğunu vurguluyor.
Bipolar Bozukluk Neden Olur?
Bipolar bozukluğun nedenlerine ilişkin araştırmalar devam etse de, Uzm. Dr. Sema Bayçın genetik yatkınlık, biyolojik değişiklikler ve çevresel faktörlerin bu hastalığın ortaya çıkışında önemli bir rol oynadığını belirtiyor.
- Genetik Yatkınlık: Birinci derece akrabalarında bipolar bozukluk öyküsü olan bireylerde risk daha yüksektir.
- Biyolojik Değişiklikler: Beyindeki duygusal düzenlemeden sorumlu bölgelerdeki değişiklikler ve nörokimyasal dengesizlikler (örneğin, dopamin ve serotonin) duygusal dalgalanmalara yol açabilir.
- Çevresel Faktörler: Travmatik olaylar, alkol ve uyuşturucu gibi maddelerin kötüye kullanımı bu rahatsızlığı tetikleyebilir.
Dr. Bayçın’a göre, bu faktörlerin birleşimi her bireyde farklı etkiler yaratabilir. Bu nedenle tedavi süreci kişiselleştirilmelidir.
Bipolar Bozukluk Tedavisi
Uzm. Dr. Sema Bayçın, bipolar bozukluğun tedavisinde ilaç tedavisi ve psikoterapinin bir arada kullanılmasının önemine dikkat çekiyor. “İlaç tedavisi, tekrarlayan epizotların şiddetini azaltabilir ve bir sonraki atakları geciktirebilir.” diyen Dr. Bayçın, psikoterapinin ise hastaların hem mevcut semptomları yönetmelerine hem de gelecekteki atakları önlemelerine yardımcı olduğunu belirtiyor.
Hastanın yakınlarının terapi sürecine dahil edilmesi, destekleyici bir ortam yaratarak tedavinin başarısını artırabilir. Dr. Bayçın, tedavinin hasta onayıyla şekillendirilmesi gerektiğini ve bireysel sorumlulukların bu süreçte önemli bir yer tuttuğunu ifade ediyor.